Menu

Browsing "Older Posts"

Kategori "çocuk sağlığı"

Çocuklarda Kemik Gelişimi Nasıl Desteklenir

Çocuklarda kemik gelişimini desteklemenin bir yolunu arıyorsanız doğru yere geldiniz. Bunu yapmanın en iyi yolu sağlıklı bir diyet uygulamaktır. Kalsiyum, fosfor ve D vitamini yönünden zengin besinler tüketin. Bunlar arasında süt ürünleri, kemikli balıklar, yeşil yapraklı sebzeler, fasulye ve kuru meyveler bulunur. 

Çocuklar için harika bir içecek süttür. Süt mükemmel bir protein, kalsiyum ve D vitamini kaynağıdır. Mümkünse, çocuklarınızın her gün fiziksel bir aktiviteye katılmasını sağlayın. Spor yapmak, vücudunuzu meşgul etmenin ve kas geliştirmeye yardımcı olmanın harika bir yoludur. Çocuklarda kemik gelişiminin desteklenmesi ile ilgili herhangi bir sorunuz varsa lütfen bir doktora başvurunuz.

Çocuğunuzun sağlıklı ve güçlü kemikler yetiştirmesini ister misiniz? O zaman çocuğunuzun yiyeceklerden veya takviyelerden bol miktarda D vitamini aldığından emin olmak istersiniz. D vitamini, vücudun güçlü kemikler geliştirmek için çok önemli olan kalsiyumu emmesine yardımcı olan önemli bir vitamindir. 

Çocuklarda Kemik Gelişimi Nasıl Desteklenir


D vitamini somon, ton balığı, peynir ve yumurta gibi yiyeceklerden alabilirsiniz. D vitaminini takviyelerden de alabilirsiniz. Çocuğunuzun doktorundan çocuğunuz için en iyi D vitamini takviyelerini önermesini isteyebilirsiniz.

Çocuklar ne kadar iyi olduklarını bilmiyorlar, istedikleri kadar şeker yiyebiliyorlar ve dişsiz harikalara dönüşmüyorlar! İyi bir diyetle çocuklarınıza güçlü kemikler ve parlak bir gülümseme verebilirsiniz. Ancak kemik sağlığını korumak için önemli olan birçok besin maddesi vardır ve bunların tümü sağlıklı besinlerde bulunur. Öncelikle bol miktarda kalsiyum yediklerinden emin olmalısınız. 

Kalsiyum alımı kemik ve diş gelişimi için önemlidir. Süt ürünleri iyi bir kalsiyum kaynağıdır, özellikle kalsiyum içeriği ve lifi ile bilinen ıspanak şeklindeki yapraklı yeşillikler de öyle. Ancak, başka kalsiyum kaynakları da var. Örneğin, lahana ve brokoli gibi yapraklı sebzelerde de kalsiyum bulunur.

Çocuklarda kemik gelişimini desteklemek önemlidir. Birçok yetişkin, çocukken ihtiyaç duydukları uygun besinleri alamadılar, bu nedenle gelecek nesil yetişkinlerin kemiklerinin sağlam ve sağlıklı olduğundan emin olmak biz yaşlı yetişkinlere düşüyor! Bunu yapmanın harika bir yolu, süt içeren bir günlük rutine başlamaktır. Bunun nedeni, sütün kemik sağlığı için gerekli olan kalsiyum içermesidir. 

Süt harika olsa da, çocuklarda kemik gelişimi üzerinde gerçek bir etki olması için bol miktarda süt içmeniz gerekir. Çocuğunuzun brokoli ve yeşil yapraklı sebzeler gibi diğer kaynaklardan yeterince kalsiyum aldığından emin olmak da önemlidir! Çocuklarda kemik gelişiminin nasıl destekleneceğine dair herhangi bir sorunuz varsa, doktorunuza danışın veya bir beslenme uzmanından tavsiye alın.

Çocuklarda kemik gelişiminin nasıl destekleneceğini anlamak zor olabilir. Diyet, ağırlık taşıma egzersizleri ve kalsiyum alımı dahil olmak üzere, içine giren birçok faktör vardır. Çocukların diyetlerinde yeterli miktarda kalsiyum almaları mümkün olsa da her şeyi takip etmeleri zordur. 

Bir çocuğun yaptığı egzersiz miktarı gibi fark etmesi zor olan ince ayrıntılar vardır. Çocuklarda kemik gelişimini nasıl destekleyeceğinizi bilerek, çocukların önlerinde sağlıklı bir gelecek olmasını sağlayabilirsiniz!

Çocuklarda kemik gelişiminin uygulama yoluyla nasıl destekleneceğini hatırlamak daha kolay olsa da, bunu yapmanın birçok yolu vardır. İlk olarak, çocuğunuzun diyetine yoğurt ve peynir gibi kalsiyum açısından zengin besinler eklemek, vücudunun kemik geliştirmesine yardımcı olabilir. İkincisi, vitamin ve mineraller açısından zengin yemekler yemek de önemlidir. Bu, vücutlarının sağlıklı kemikler geliştirmek için ihtiyaç duyduğu besinleri emmesine yardımcı olacaktır. Son olarak, çocuğunuzun ilgi duyduğu bir spor bulun ve onunla birlikte katılın.

Çocuğunu yetiştirmenin mutluluğunu yaşayan bir ebeveynin, özellikle de çocuğu ilk gün okula gittiğinde yaşadığı sevinci tahmin edemezsiniz. Çocuğunun okula ilk adımını attığını görmek ebeveynler için gerçekten gurur verici bir andır. Çocuğun eğitimi ebeveynlerin birincil görevi olmasına rağmen, fiziksel gelişimine daha fazla özen gösterilmelidir. En önemli şey çocuğun kemik gelişimini desteklemektir. 

İşte çocuğun kemik gelişimini desteklemek için birkaç davranış ve ipucu. 


1. Çocuğun yeterli kalsiyuma sahip olduğundan emin olun 
2. Yeterli protein tüketin 
3. Günlük programında düzenli aktivite 
4. Çocuğun D vitamini takviyesine maruz kalmasını sağlayın 
5. Yeterli fiziksel aktivite sağlayın.

Çocuklarda kemik gelişimini desteklemenin en iyi yolu onlara sağlıklı beslenmelerini sağlamaktır. Bu, onlara sağlıklı atıştırmalıklar ve içeceklerle birlikte günde 3 öğün yemek vermek anlamına gelir.

Kalsiyum açısından zengin bir diyet de güçlü ve sağlıklı kemikler geliştirmek için gereklidir. Süt ve peynir, tofu, yapraklı yeşillikler ve baklagiller ile birlikte harika kalsiyum kaynaklarıdır. Bol meyve ve sebzeye yer vermek çocuklarda kemik gelişimini de teşvik eder. Çocukların günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze ile 4 porsiyon tam tahıl yemeleri önerilir. Ayrıca fast food ve şekerli içeceklerden uzak durulmalıdır. Bol egzersiz yapan, günde en az 1 saat egzersiz yapan çocukların da güçlü ve sağlıklı kemiklere sahip olmaları muhtemeldir. 5. Cümle Düzeltme:

Genel olarak büyümeyi teşvik ederek çocuklarda kemik gelişimini teşvik edebilirsiniz. Bunu yapmanın en iyi yolu, vücutlarına ihtiyaç duydukları besinleri verdiklerinden emin olmaktır. Folik asit sağlıklı dokular için önemlidir ve ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. Kalsiyum ve D vitamini de çocuklarda kemik gelişimi için önemlidir, bu nedenle onlara bol bol peynir, yoğurt ve diğer süt ürünlerini verin. Doğru beslenme ile çocuklarınızın vücudu sağlıklı kemik gelişimini destekleyecek ve daha sağlıklı yetişkinlere yol açacaktır!

Hamile Olduğumu Nasıl Anlarım ve Hamilelik Belirtileri

Hamile Olduğumu Nasıl Anlarım ve Hamilelik Belirtileri

Hamilelik testlerinin pozitif çıkmasını sağlayan ve gebelikte yükselen HCG hormonunun testlerde ortaya çıkması hemen olmaz. Bu süreçte kişi vücudundaki değişiklikleri takip ederek hamile olup olmadığını tahmin edebilir.

Hamilelik esnasında ortaya çıkan ve kadınların genelinde görülen belirtiler şunlardır:

Adet görmeme

Hamileliğin belki de en büyük ve ilk belirtisidir. Gebe kalan bir kadın hamilelik süresince adet görmez. Bu yüzden eğer çok düzenli bir adet döngüsüne sahipseniz ve adetiniz gecikmişse hamile olabilirsiniz.

 Lekelenmenin olması

Adet döngüsünün son zamanlarında eğer kişi hamileyse bebeğin rahim duvarına yerleşmesi esnasında birkaç damla kan görülebilmektedir. Bu durum her anne adayında olmamakla birlikte hamilelik belirtisidir.

Bulantı ve kusma

Hamilelerde özellikle sabahları görülen bulantı ve kusma durumu da gebeliğin işareti olarak sayılır. Bulantı ve kusma ilk üç ayda ortaya çıkar ve sonradan normale döner. Annede çeşitli kokulara hassasiyet ve bazı besinlerden tiksinme de görülebilir. Kimi zamanda bazı gıdalara karşı bağımlılık ve aşırı zafiyet oluşur

Vücutta Şişkinlik

Hamile bayanlarda vücudun çeşitli bölgelerinde şişkinlik ve sertlik görülür. Özellikle karın ve göğüs bölgesinde gözlenen bu şişkinliğin nedeni değişen hormonlardır. Kimi zaman şişkinliğe eşlik eden kramp ve ağrı da olabilmektedir.

 Göğüste hassasiyet

Hormonal değişeme paralel olarak göğüsler süt üretimi için hazırlandığından göğüs uçlarında ağrı ve hassasiyet görülebilmektedir. Yine göğüsler dolgunlaşmaya ve büyümeye başlar. Hamilelik boyunca göğüsteki kahverengi bölge büyüyüp daha da koyu bir renk alır. Bu durum geçici olup gebeliğin ardından düzelmektedir.

Hamile Olduğumu Nasıl Anlarım ve Hamilelik Belirtileri

Tuvalet ihtiyacının artması

 Özellikle ilk üç ayda vücudun su tutması ve kan akışının hızlanması ile kadınlar çok kısa aralıklarla tuvalete gitme ihtiyacı duyarlar. 30 dakikada bir idrara çıkma isteği duyuyorsanız hamile olabilirsiniz. Tuvalet ihtiyacının artması mesaneye baskı oluştuğu için hamileliğin diğer aylarında da devam eder.

Kas ağrısı

Hamilelik başladığı anda sırtta, bacaklarda ve belde ağrı görülmesi normaldir. Yine kişi kendisini olduğundan çok daha bitkin ve yorgun hissedebilir. Özellikle ilk aylarda bol bol dinlenmeli ve yorucu işlerden kaçınmalısınız. Hamileliğin en önemli belirtilerinden birisi olan yorgunluk ve halsizlik kadınları zorlayıcı bir duruma dönüşebilir. Daha önce aktif bir hayatı olan anne adayı sabah kalkmak istemeyebilmekte ve gün içinde en ufak bir aktivitede yorulmaktadır.


Bebeklerde ve Çocuklarda Ateş Düşürme Yolları

Bebeklerde ve Çocuklarda Ateş Düşürme Yolları

Bebeklerde görülen hastalıkların büyük bir bölümü ateşle beraber seyreder. Bunun başlıca nedeni bağışıklık sisteminin henüz tam olarak gelişmemesidir. Ateş vücudun mikroplarla savaştığının bir göstergesi olmakla birlikte küçük yaştaki çocuklarda ve bebeklerde tehlikeli olabilmektedir.

Yüksek ateş sonrasında beyin zarar görebildiği gibi sakatlanma olayları da meydana gelebilir. 

Çocuğunuzun ateşinin yükseldiğini fark ettiyseniz şu yöntemleri takip etmelisiniz:

Ateşlenen çocuk olabildiğince ince giydirilmeli, eğer ateş oldukça yüksekse sadece alt çamaşırı ile tutulmalı ve serinletilmeye çalışılmalıdır. Ateşlenen çocuğu giydirmek veya üstünü örtmek havale geçirmesine sebep olabilir.

- 38-39 dereceye ulaşan ateşte pamukları ılık bir su ile ıslatarak vücudun belirli bölgelerine kompres yapmalısınız. Özellikle bileklere, avuç içlerini, kasıkları, bacak ve kol içlerini ıslatılmış pamukla silmeniz çocuğu rahatlatacaktır. Pamuğu olabildiğince ıslak bırakmalı ve çok sıkmamalısınız. Çok sıkarsanız serinliğini ve etkisini kaybedecektir. Aralıklarla bu işlemi tekrarlamanız gerekir. Pamuğu ıslattıktan sonra vücudun bölgelerine serin ve ısınana kadar orada bırakın.Daha sonra pamuğu tekrar ıslatmalısınız.Eğer bu yöntem başarılı olmazsa başka bir neden aranmalıdır.

-Ateş düşmemişse çocuğa duş aldırmanız gerekir. Çoğu anne baba bunun için çocuğu çok soğuk bir suyun altına sokar. Halbuki su soğuğa yakın bir ılıklıkta olmalıdır. Vücudu ile birlikte çocuğun başı da yıkanmalıdır. Suyu çocuğun başından akıtın, bacakların, koltuk altının ve kasıkların da su aldığından emin olun. Çocuk duştan çıktıktan sonra temiz ve ince bir havlu ile kurulanmalıdır.

- Ateşli çocuğun bol bol sıvı alması gerekir. Bunun için ona sık sık su içirmelisiniz. Bu sayede kendine gelebilir.

Bebeklerde ve Çocuklarda Ateş Düşürme Yolları

- Ateşi düşürmeyi başaramadıysanız doktorunuz tarafından önerilen ateş düşürücü şurupları kullanabilirsiniz. Bu şurupların 4-5 saat aralıklarla dönüşümlü olarak alınması gerekir. Bunun için gece yatmadan önce saat kurun ve şurubu zamanında vermeye çalışın. Gece ateş daha da yükseldiğinden çok dikkatli olmalısınız.

- Ateşi düşmeyen çocuğu mutlaka doktora götürün. Gece olsa bile aciller açık olduğundan doktor işini sabaha bırakmayın. Çünkü yüksek ateşin nedeni mutlaka yüksek bir enfeksiyon olduğundan bu enfeksiyon dağılmadıkça ateş düşmeyecektir. Sürekli çocuğun ateşini kontrol ederek süreci takip etmelisiniz.


Bebeklerin Uyku Düzeni Ve Yapılan Hatalar

Bebeklerin uyku düzeni,bebeklerin ilk büyüme dönemlerinde ihtiyaç duydukları en temel gıda kuşkusuz sevgi ve şefkat.Sağlıklı bebeklerin uyku düzeni için annenin ilgisi ve sevgisi bebeğin psikolojik gelişiminde çok temel bir rol oynuyor.Sağlıklı bir psikolojiyle yetişen bireyler de sağlıklı bir toplumsal gelişme için elzemdir.

Bebeklerin uyku düzeni, her küçük bebeğin gelişiminin önemli bir parçasıdır. Bebeklerin uyku düzenindeki hatalar ciddi sonuçlara yol açabilir! Bebekler mideleri veya yanları üzerinde değil, sırtlarında uyutulmalıdır. Sırt üstü yattıklarında, kendilerini rahatsız edici ve hatta tamamen uyandırabilecek bir baskı artışıyla uyanabilirler. Bebeğiniz için bu ilk birkaç yılda iyi uyku alışkanlıkları geliştirmek önemlidir, bu şekilde sorumluluk sahibi, sağlıklı yetişkinler olarak büyüyecek ve harika bir uykuya sahip olacaklardır!

Bebeklerin Uyku Düzeni Ve Yapılan Hatalar
Bebeklerin uyku düzeninin sağlanması için son yıllarda oldukça popüler olan ve herkesin bir bilgiçlik edasıyla birbirine tavsiye ettiği yöntem ağlatma metodu.

Buna göre bebeğinizi kendi başına uyumayı öğrenmesi için odasında yatağına bırakıyorsunuz. Bir süre ağlıyor ve ardından susarak uyuyor. 

Sağlam sinir gerektiren bu uygulama sonucu ilk günlerde uzun olan ağlama süresinin giderek kısalacağı ve bir süre sonra bebeğinizin kendi başına uykuya dalmayı öğreneceği iddia ediliyor.

Uzun bir süre boyunca bu yöntemin gerekliliği ve yararları savunuldu. Ancak uzmanların yaptıkları son araştırmalar durumun hiç de öyle olmadığı yönünde. 

Özellikle, bu yöntemin bebeklerin psikolojik gelişiminde geleceğe dönük olumsuz etkiler bıraktığını araştırmalar ortaya koymakta.

Yapılan son incelemeler bebeklerin odalarında ağlayarak uyumaya bırakılmaları sonucunda uyumayı değil, susmayı öğrendiklerini ortaya koyuyor. 

Bu durum ise bireylerin yetişkinlik dönemlerinde ürkek ve ihtiyaçlarını rahatlıkla dile getiremeyen bir ruh yapısında olmalarını tetikliyor.

Bebeklerin Uyku Düzeni Ve Yapılan Hatalar


Bebeğin içine itildiği yalnızlık ve terkedilmişlik duygusu ile birlikte gelen korkular da cabası. 

Dolayısıyla bebeğin kendi halinde ağlayarak susmayı öğrenmesi ve bu şekilde uyuması anne-baba için işin kolay yöntemine başvurmak oluyor. 

Ancak bebeğinizin psikolojisi üzerinde yaptığı tahribat ömür boyu onarılamayacak sorunlara yol açabiliyor.

Peki bebeğinizin uyku düzenini sağlamak için ne yapmak gerekiyor?

Öncelikle uzmanların, bebekler için bir yaşından önce uyku düzeni tutturmaya çalışmanın anne-baba ve bebeği yıpratmaktan öteye faydasının olmayacağını söylediklerini belirtelim.

Aslında yukarıdaki sorunun cevabını da yine bebekler kendileri veriyor. Her bebek için değişmekle birlikte, hepsinin kendiliğinden bir düzen tutturduğu gün geliyor. 

Kimi bunu çabuk yapıyor, kimi geç. Bazı anne-babaların anlattığı uykuları çok düzensizdi, sonra bir gece yatıp sabaha kadar uyudu, sonraki gün de, ertesi gün de, o gün bugündür uyuyor demesi aslında çok gerçek bir hikayeyi tasvir ediyor.

Anne-babaya düşen yine en zoru oluyor. Bebeğinizin bu uyku dengesini bulmasını beklerken insanüstü bir sabra ihtiyaç duyuluyor. 

Özellikle annenin durumu müthiş bir fedakarlık öyküsünü teşkil ediyor. Ama bebeğiniz için, dünyanın en masum ve sevimli canlısı için değmez mi?

Diğer yandan düzensiz uykular özellikle anneyi en çok zorlayan konulardan birisi. 

Bütün gün bebeğiyle ilgilenen anne, bebeğin gece uykuları düzensiz olduğu zaman, neredeyse yirmi dört saat boyunca sağlıklı bir dinlenme imkanı bulamıyor.

Bebeklerin Burnu Neden Tıkanır ve Tedavisi

Bebeklerde Burun Tıkanıklığı ve Solunum Yolu Enfeksiyonları

Bebekler solunum yolu enfesksiyonlarına kolay yakalanabilir bunun nedeni henüz bağışıklık sisteminin olgunlaşmamış olmasındandır,alarjik nedenler,doğumsal sebepler veya ortamın kuru olması bebekte burun tıkanıklığı sorunlarna yol açabilir.Buda bebeklerin burun tıkanmasına neden olur.

Bebeklerin Burnu Neden Tıkanır ve Tedavisi
S
olunumunun büyük çoğunluğunu burundan yapan bebekler burun tıkanıklığı zaman çeşitli tepkiler verir çünkü henüz ağızdan da nefes alabileceğini bilmiyordur.Oluşan bu sorun bebeğe ciddi anlamda  sıkıntı verir.

Bebek gelişimine büyük engel teşkil eden burun tıkanıklığı,bebeğin beslenmesinede etkieder.Beslenme sırasında burnu tıkalı olan bebek nefes alamadığı için beslenmeden vazgeçer.

Bebeklerde burun tıkanıklığı, ebeveyn için çoğu zaman iştahsız ve huysuz bir bebek ve uykusuz geçen geceler demektir.Kış mevsimi olan Aralık,Ocak,Şubat  aylarında giderek artan bu sıkıntı,bazen çocuklarda akciğer fonksiyonlarının bozulmasın da neden olmaktadır.

Böyle bir durumda yeterince beslenemeyen çocuk daha huzursuz ve huysuz olur.

Burnu tıkanıklığı nedeniyle yeterince uyuyamayan bebek vücud direnci çok düşer.

Hem beslenme hem de uyku problemi bebeğin gelişmini olumsuz etkiler.

Ayrıca gün boyu huzursuz olacağı için çevreye olan ilgisi azalır.Bu da zihinsel ve duygusal gelişiminide olumsuz etkiler.

Bebeğin ağızdan nefes alması soğuk,kirli ve kuru havanın ciğerlere gitmesine neden olur bu durum öksürüğe neden olur. 

Burun tıkanıklığı bebek ve çocuklarda solunum yolu enfesyonlarının  daha sık görülmesine neden olur.

Uzayan bu sorun orta kulak iltihabı,alt solunum yolu enfeksiyonları,sinüzit gibi hastalıkların riskini artırmakta, büyüme ve glişmeyi kötü yönde etkilemektedir.

Bebeklerin burnu tıkanıklığı tedavisi

Bebeğinizin burnu tıkandığında doktorunuzun belirlediği sıklıkta  serum fizyolojik okyanus suyu tedavisi uygulamanız gerekiyor.

Dünyada ve ülkemizde 0-2 yaş bebekler için kimyasal içerikli burun açıcı ilaçların kullanımı önerilmiyor.

Kullandığınız serumun ardından burunda biriken mukozayı atmanız gerekiyor.

Bunun için eczanelerde ve bebek bakım ürünlerinin satıldığı mağazalarda aspiratörler satılıyor.

Bebekler bazen bu işlemler sırasında huysuzlanırlar.Bu aslında nefes alamamalarını verdiği bir huysuzluktur.

Bu nedenle serum damlatılırken başka birinden yardım almanızda fayda vardır.

Yardım alacağınız kişi bebeğin kafasını tutarken (hafif geri yatırarak) sizde damlayı damlatabilirsiniz. 

Bebeğin bulunduğu odanın havadar olması gerekmektedir.

Nem seviyesinin %40 olması  burun tıkanıklığını önemli ölçüde engelleyecektir.

Uyuduğu çevreyi mümkün olduğu kadar  tüy, toz gibi maddelerden arındırın. 

Özellikle kuş tüyü yastık, tüylü hayvan ve kürklü hediyeleri bebeğinizin yanından uzak tutun.

ÇOCUKLARDA TUVALET EĞİTİMİ

Çocukların anne ve baba için en zor dönemi 0-3 yaş dönemidir.Bu dönemde yeme problemler,uyku sorunları ve tuvalet eğitimi oldukça meşakatli ve zordur.

Bu üç temada anne tutularının çocuk üzerindeki temel alışkanlıkları ve hatta kişiliği üzerinde etkilidir.Bu üç madde içinde en önemlisi çocuklarda tuvalet eğitimidir.

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi

Yapılan birçok araştırma tuvalet eğitimi sırasında baskıcı,zorlayıcı,kısıtlayıcı davaranan annelerin çocuklarının ergenlik dönemine isyankar,hırçın olduğunu göstermektedir.

Çocuklarda tuvalet eğitimi verilirken çocuk için daha rahat  bir ortam sağlanmasına dikkat edilmelidir. Tuvalet eğitimine ne zaman başlayacağınız çok önemlidir. Bununla birlikte en uygun zamanlar 24-30 ay arasıdır.

Çocuğun zihinsel gelişimi normal ise bir ila 5 ay süre içinde tuvalet eğitimi verilebilir,18 ay öncesi ile 36 ay sonrası başlanılan tuvalet eğitimi çocuklarak fiziksel ve zihinsel sorunlara neden olur.

Klinik kabızlık,idrarını tutma,gece altını ıslatma, duygusal sorunlar ortaya çıkabilir.

Anne ve çocuğun kendini hazır hisettiği bir dönemde tuvalet eğitimine başlanmalıdır. Artık büyüdün bezlere ihtiyacın kalmadı diyerek ihtiyacın nasıl giderileceği çocuğa anlatılmalıdır.  

Çocukları tuvalet eğitimine motive etmek için satılan sevimli klozetlerden alınarak çocuk duruma motive edilmelidir.

Bez bir daha bağlanmamak üzere çıkarılmalıdır. Aksi taktirde öğrenme süreci uzar. Kaslarını tuttuğunda ve bıraktığında neler olduğunu anlayabilmesi için kirlenmelidir.  

Çocuğun 2-3 saate bir klozete  5 dakika oturması sağlanır. Çocuk beklerken yanında beklenmelidir. Bu çocuğun yeni durumuna alışmasını kolaylaştırır.

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi


İlk haftada çocuğun sık sık altına kaçırması normaldir.Öğrenme sürecini hızlandırmak için annenin aceleci ,baskıcı, korkutucu davranmaması gerekmektedir. 

Bu durum anne ve çocuk arasındaki iletişimi zedeleyeceği gibi çocuğun kişilik gelişiminde etkiler. Annenin anlayışlı ve sabırlı olması gerekmektedir. 

Gündüz ve gece tuvalet eğitimi aynı anda verilmelidir.Bu şekilde çocuk tuvalet eğitimi alışkanlığını kazanır.

Tuvalet alışkanlığını kazanan bir çocuğun belli bir süre sonra yeniden altını ıslatması genellikle psikolojik etkenlerdir.

Çocukların tuvalet eğitiminde en önemli olan kaygı,korku,kıskanlıçlık gibi yaşantılar alt ıslatmaya neden olabilmektedir.Tıbbı bir neden söz konusu değil ise,ebebeylerin çocuk için profesyonel  yardım alması gerekmektedir.   


Sevgi ve İlgi İle Yetişmiş Çocukları Teknoloji Bağımlılığından Kurtarma

aile sağlığı, çocuk eğitimi, çocuk piskolojisi, çocuk sağlığı, çocuk sevgi,

Anne baba için dünyadaki tek gerçeği olan çocukları,çağımızın kapital düzeninden ve çağımızın vebası olan bilişim teknolojilerinden koruması gerekir.

Umut ektiğimiz yeşermesini beklediğimiz bu fidanları kapital dünyanın şifreli yayınlarında korumak kollamak için bu yazıyı oluşturduk.

Teklonojinin çok hızlı ilerlediği,çalışan anne sayısının her geçen gün arttığı, çocuktan fazla teklonojik ayıtlarla vakit geçiren annelerin ve babaların çocuklarında sevgi yoksunluğu sendromu görülüyor.

Evet şaşırmayın 20 yıl öncesine kadar 15000 kişide 1 kişide görülen bu hastalık, günümüzde 200 çocuklatan 1 'in görülür hale gelmiş durumdadır.

Sevgi Yoksunluğu Sendromu Nedir? 

Göz teması kuramama,konuşma problemi gibi belirtileri otizmle benzerlik gösteren ama otizmde varolan ritmik hareketler,salanma gibi tipik hareketlerin bulunmadığı,çocuğun konuşma problemi,göz teması kuramamasının dışında dokunmaktan ve dokunulmaktan hoşlanmıyor,toplumsal çevre ile ilişkilerinde zorluklar yaşanmaktadır.

Erken teshiste çocuk 6 ay ile 1 yıl süren eğitim ile tedavi edilerek normala dönebiliyor,erken tedavi  olmaması halinde hastalık otizme doğru bir süreç seyredebiliyor.

Her Anne ve Baba çocuklarını sağlıklı ortamlarda büyütmek ister.Teknolojik bir çağda  çocuklarına  daha iyi bir gelecek vermek için çalışan ebebeyler unutmamalıdır ki sağlıklı bir çocuk sevgiyle büyüyen çocuktur.

Çocuk ilk sevgi titreşimlerini anne karnında alır,dokunma,hissetme anne karnında başlar, dünyaya gelen çocuk ilk bir ay sadece annenin ağız çizgisini farkeder,3 ay içerisinde de annenin  yüzünün tamamını görmeyi başarır.

Doğduğundan beri anne ile yoğun temas halinde olan bebekler annenin yüz ifadeleri ve ruh halinden etkileniyor.

Annenin  yüz ifadesi, dokunuşu, göz teması  çocukta  mutluluk hormonu salgılanmasına neden oluyor.

Çocuklar mümkün olduğunca tek başına televizyon karşısında bırakılmamalılar.Okul öncesi çocuklar televizyona daha fazla düşkün oluyor,bunun nedeni tlelevizyonun  sesi ve canlı görüntülerin geçmesidir.

Çocuklar her ne kadar televizyonu seyrederken mutlu olsada,anne babanın ekranda çıkan her şeyi,aile düzenine ve çocuğun yararına göre yorumlaması gerekir.

Çünkü çocuklar televizyon karşısında savunmasızlar; bazı şeyleri anlamakta algılamakta ve yerli yerine oturtmakta zorlanabilirler.

Televizyon karşısında büyüyen çocuk başkalarının doğrularıyla büyür.Bu da çocuğu kaybetmeye ve karekterini olumsuz etkilemeye yeterlidir. 

Televizyonda ürperten bir şey gördüğünde çocuğun yanında anne ya da babası varsa çocuk daha az korkar anne babanın olayı yorumlamasıyla durumu daha iyi anlar.

Çocuklarımıza onları ne kadar çok sevdiğimizi hissettirmeyi unutmayalım.

Çocuk Yetiştirme Sabır İşidir

aile sağlığı, çocuk eğitimi, çocuk piskolojisi, çocuk sağlığı, çocuk sevgi,

Eren henüz altı yaşında küçük bir çocuk ana okulunu bitirmiş ve okula başlayacağının heyecanı ile yaşıyor. Babası ona okula başlamadan önce karne hediyesi olarak aldığı iki tekerlekli yanlardan minik tekerlek apartlarıyla sağlamlaştırılmış bisiklete binmeyi öğretiyor.

Eren gayretli ama  sürekli bisikletten düşüyor.Dengesini sağlayamıyordu.Babası ise durmadan olumsuz önergelerle " Eren,oğlum bu kadar da kötü sürülmez ki,önüne baksana, sağırmısın beni dinlemiyormusun,aklın nerde,aptal,dengede durmaya çalış " desede küçük Eren gayretle bisikleti sürmeye çalışıyordu.Küçük çocuk bu ağır ithamlar altında elinden geleni yapmaya çalışıyordu.

Aslında 6 yaşındaki küçük Eren babasından ne kadar beceriksiz,aptal, asla bisiklet kullanamayacak biri olduğuru öğreniyordu,babası hareketleriyle sözleriyle ona bunu hissettiriyordu.

Oysaki  Eren 'in bisikleti kullanabilmesi için babasının onun bunu başarabileceğine inanmasına ihtiyacı vardı.

Babanın bisiklet öğretmekte kullandığı bu yöntem,başka vesilelerle kullanılmaya devam edildiği aktirde,Eren beceriksiz,aptal biri olduğu sürekli hatırlatılır ve başladığı işi bitiremeyeceği düşüncesi çocukta oluştuğunda belki küçük Eren ileri dönemlerinde toplum içinde pasif,özgüveni eksik,konuşmada zorluk çeken,kendini başarısız,eksik hisseden  bir kişilikle büyüyecektir.

Eren 'e babası "sen bu işin üstesinden gelirsin,benim aslan parçası oğlumsun,ha gayret  az kaldı oğlum,çok iyi gidiyorsun yarın daha da güzel olacak ben sana güveniyorum" şeklinde yüreklendirseydi. 

Eren ileriki dönemlerde yeni şeyleri yapmaktan kormayacak,başabileceğine inanacak,sonuca varıncaya dek denemekten vazgeçmeyecekti,

İşte yapılan araştırmalar ve örneğimiz gösteriyor ki  çocuklarınızdan olumlu beklentileriniz olmasını istiyorsanız,öncelikle onları iyi motive etmek gerekiyor. 

Çocuklarını iyi motive eden anne ve babaların çocukları daha fazla başarma ,ilerme ve sonuca varmada arzulu oluyor.

Anne ve babaların yüreklendirme ve olumlu beklendi ifadelerine  özellikle ergenlik dönemindeki çocukların çok ihtiyacı olduğunu unutmamak gerekir.

ÇOCUKLARDA GÜNEŞ ÇARPMASI

Sıcak yaz günlerinden en çok etkilenenlerin çocuklar ve yaşlılar olduğunu  unutmamak gerekir, Yetişkinler sıcaklığa bağlı rahatsızlıkları daha kolay anlayabildikleri için etkilenme halinde yardım isteyebilecek durumda olurlar. Güneş çarpmasının çocuklarda sıklıkla sıcak hava dalgalarına ve güneşe maruz kalınması sonrası görülmektedir.

Çocuklarda Güneş Çarpması

Oysa çocuklar sürekli oyun ve hareket  halinde oldukları için sıcaktan etkilendiklerini farketmeyebilir, bu nedenle ebebeynlerin iyi bir gözlemci olması gerekmektedir. 

Güneş Çarpması Nasıl Oluşur

Güneş çarpması öğle güneşin dik vurduğu zamanlarda oluşmaktadır.Bu saatlerde beden ısısını dengeleyen vücut sisteminin bozulmasıyla gelişen güneş çarpması, daha çok çocuklarda,yaşlılarda ve kronik hastalıkları olanlarda görülmektedir.

Unutmamak gerekir ki rüzgarsız günlerde güneş çarpması riski artmaktadır.Özellikle güneş çarpması yaz aylarında 45 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ortaya çıkmaktadır.

Çocuklarda Güneş Çarpması Nasıl Oluşur

Çocuklarda  sıcaklık nedeniyle ortaya çıkan halsizlik, fenalık hissi, vücuttaki sıcaklık artış, nabızda hız artışı ile kendisini gösteren  sıcak çarpmasının meydana geldiği hallerde sıcak ortamdan uzaklaşılması gerekmektedir.  

Daha serin ve hava sirkülasyonunun olduğu bir yere geçilerek, yaşanan sıvı kaybının temini edilir, vücut ıslatılmış bezler yardımıyla serinletilmeye çalışılır.  

Çocukta yaşanan sıvı kaybına karşın bo bol sıvı tüketmesini sağlamanın yararı çok büyük olur. 

Çocuklarda güneş çarpması belirtileri, baş ağrısı, bulantı, kusma, yüksek ateş, terleyememe, yürümede bozukluk, ruhsal durum bozuklukları ve bilinç kaybıdır. 

Çocuklarda güneş çarpmasına karşı dikkat edilmesi gerekenler,çocukların cildi güneşe karşı hassa olduğu için,mutlaka güneş koruyucu sürmek gerekir. Güneş kremi seçerken çocuğa alerji yapmayacak özellikte olmasına dikkat edilmelidir. 

Çocuk güneşe çıkarmadan on onbeş dakika önce koruyucu krem sürülmelidir. Güneş kreminin koruma süresi en fazla üç dört saattir. Eğer çocuk yarım saatten fazla dışarı zaman geçirecekse güneş kreminin sık sık yenilenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Çocukları güneş ve yüksek sıcaklığın zararlı etkilerinden korumak için,zorunlu olmadıkça güneşin yoğun olduğu saatlerde dışarıya çıkılmamalı,terletmeyen ince, açık renkli ve bol giysiler tercih edilmeli,mutlaka güneş gözlüğü, şapka ve şemsiye gibi güneş ışığından koruyucular kullanılmalı,güneşe çıkmadan onbeş yirmi dakika önce güneş koruyucu kremler sürülmeli,en az 2-3 lt sıvı tüketilmeli,sindirimi kolay hafif yiyecekler tercih edilmeli,gün içinde ılık duş alınmalıdır.

Ayrıca çocuklara gölge kuralı öğretilmeli ve kendi gölgesinin kendi boyundan kısa olduğu saatlerde dışarıya çıkmasının uygun olmadığı öğretilmelidir.Dış ortam aktiviteleri sabah erken saatlerde veya güneş batımından sonra yapılmalıdır.