Menu

Browsing "Older Posts"

Kaysi ve Vişne Reçeli Nasil Yapilir

kaysı reçeli nasıl yapılır, reçel nasıl yapılır, reçel çeşitleri, vişne reçeli nasıl yapılır,

Vişne Reçeli Nasıl Yapılır? 

Vişne reçeli , 1 kg vişne için damak tadınıza göre 1-1,5 kg şeker en sonda yarım limon ilavesi yapılır.
Vişneleri ayıkladıktan sonra yavaşça zedelemeden tencereye alıyoruz.

Vişneleri örtecek kadar şekerle kaplıyoruz.
Tencerenin kapağını kapatıyoruz ve 1 gece oda sıcaklığında bekletiyoruz.

10 dakika yüksek ateşte, kıvamı gelene kadar da orta ateşte 5 dakika pişiriyoruz.

Vişne reçelimiz hazır.. Kapalı kavonaza koyup soğumasını bekliyoruz.

Kayısı Reçeli Nasıl Yapılır? 
Taze kayısı reçeli 1 kg kayısıya 1 kg şeker ilavesi ile yapılır. Arzu edilirse badem ve en son limon sıkılarak işlem tamamlanır.

Kayısılar önce tencereye yerleştirilir.
Daha sonra her tarafını kaplayacak şekilde şeker ilave edilir.
Ve kayısı reçelimizin kapağı kapatılır, oda sıcaklığında bir gece bekletilir. Böylece suyunu ve şekerini salmış olacaktır.

kaysı reçeli nasıl yapılır, reçel nasıl yapılır, reçel çeşitleri, vişne reçeli nasıl yapılır,

İlk 10 dakika yüksek ateşte daha sonra kıvamı gelene kadar orta ateşte pişirilme işlem ile devam edilir.

Ve limon ilave edilip 2-3 dakika daha beklenilir. (Limon ilavesinden sonra çok az aynı yöne olacak şekilde karıştırılır)
Son olarak reçel kavonaza aktarılır, soğumaya bırakılır.

ÇOCUKLARDA TUVALET EĞİTİMİ

Çocukların anne ve baba için en zor dönemi 0-3 yaş dönemidir.Bu dönemde yeme problemler,uyku sorunları ve tuvalet eğitimi oldukça meşakatli ve zordur.

Bu üç temada anne tutularının çocuk üzerindeki temel alışkanlıkları ve hatta kişiliği üzerinde etkilidir.Bu üç madde içinde en önemlisi çocuklarda tuvalet eğitimidir.

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi

Yapılan birçok araştırma tuvalet eğitimi sırasında baskıcı,zorlayıcı,kısıtlayıcı davaranan annelerin çocuklarının ergenlik dönemine isyankar,hırçın olduğunu göstermektedir.

Çocuklarda tuvalet eğitimi verilirken çocuk için daha rahat  bir ortam sağlanmasına dikkat edilmelidir. Tuvalet eğitimine ne zaman başlayacağınız çok önemlidir. Bununla birlikte en uygun zamanlar 24-30 ay arasıdır.

Çocuğun zihinsel gelişimi normal ise bir ila 5 ay süre içinde tuvalet eğitimi verilebilir,18 ay öncesi ile 36 ay sonrası başlanılan tuvalet eğitimi çocuklarak fiziksel ve zihinsel sorunlara neden olur.

Klinik kabızlık,idrarını tutma,gece altını ıslatma, duygusal sorunlar ortaya çıkabilir.

Anne ve çocuğun kendini hazır hisettiği bir dönemde tuvalet eğitimine başlanmalıdır. Artık büyüdün bezlere ihtiyacın kalmadı diyerek ihtiyacın nasıl giderileceği çocuğa anlatılmalıdır.  

Çocukları tuvalet eğitimine motive etmek için satılan sevimli klozetlerden alınarak çocuk duruma motive edilmelidir.

Bez bir daha bağlanmamak üzere çıkarılmalıdır. Aksi taktirde öğrenme süreci uzar. Kaslarını tuttuğunda ve bıraktığında neler olduğunu anlayabilmesi için kirlenmelidir.  

Çocuğun 2-3 saate bir klozete  5 dakika oturması sağlanır. Çocuk beklerken yanında beklenmelidir. Bu çocuğun yeni durumuna alışmasını kolaylaştırır.

Çocuklarda Tuvalet Eğitimi


İlk haftada çocuğun sık sık altına kaçırması normaldir.Öğrenme sürecini hızlandırmak için annenin aceleci ,baskıcı, korkutucu davranmaması gerekmektedir. 

Bu durum anne ve çocuk arasındaki iletişimi zedeleyeceği gibi çocuğun kişilik gelişiminde etkiler. Annenin anlayışlı ve sabırlı olması gerekmektedir. 

Gündüz ve gece tuvalet eğitimi aynı anda verilmelidir.Bu şekilde çocuk tuvalet eğitimi alışkanlığını kazanır.

Tuvalet alışkanlığını kazanan bir çocuğun belli bir süre sonra yeniden altını ıslatması genellikle psikolojik etkenlerdir.

Çocukların tuvalet eğitiminde en önemli olan kaygı,korku,kıskanlıçlık gibi yaşantılar alt ıslatmaya neden olabilmektedir.Tıbbı bir neden söz konusu değil ise,ebebeylerin çocuk için profesyonel  yardım alması gerekmektedir.   


Sevgi ve İlgi İle Yetişmiş Çocukları Teknoloji Bağımlılığından Kurtarma

aile sağlığı, çocuk eğitimi, çocuk piskolojisi, çocuk sağlığı, çocuk sevgi,

Anne baba için dünyadaki tek gerçeği olan çocukları,çağımızın kapital düzeninden ve çağımızın vebası olan bilişim teknolojilerinden koruması gerekir.

Umut ektiğimiz yeşermesini beklediğimiz bu fidanları kapital dünyanın şifreli yayınlarında korumak kollamak için bu yazıyı oluşturduk.

Teklonojinin çok hızlı ilerlediği,çalışan anne sayısının her geçen gün arttığı, çocuktan fazla teklonojik ayıtlarla vakit geçiren annelerin ve babaların çocuklarında sevgi yoksunluğu sendromu görülüyor.

Evet şaşırmayın 20 yıl öncesine kadar 15000 kişide 1 kişide görülen bu hastalık, günümüzde 200 çocuklatan 1 'in görülür hale gelmiş durumdadır.

Sevgi Yoksunluğu Sendromu Nedir? 

Göz teması kuramama,konuşma problemi gibi belirtileri otizmle benzerlik gösteren ama otizmde varolan ritmik hareketler,salanma gibi tipik hareketlerin bulunmadığı,çocuğun konuşma problemi,göz teması kuramamasının dışında dokunmaktan ve dokunulmaktan hoşlanmıyor,toplumsal çevre ile ilişkilerinde zorluklar yaşanmaktadır.

Erken teshiste çocuk 6 ay ile 1 yıl süren eğitim ile tedavi edilerek normala dönebiliyor,erken tedavi  olmaması halinde hastalık otizme doğru bir süreç seyredebiliyor.

Her Anne ve Baba çocuklarını sağlıklı ortamlarda büyütmek ister.Teknolojik bir çağda  çocuklarına  daha iyi bir gelecek vermek için çalışan ebebeyler unutmamalıdır ki sağlıklı bir çocuk sevgiyle büyüyen çocuktur.

Çocuk ilk sevgi titreşimlerini anne karnında alır,dokunma,hissetme anne karnında başlar, dünyaya gelen çocuk ilk bir ay sadece annenin ağız çizgisini farkeder,3 ay içerisinde de annenin  yüzünün tamamını görmeyi başarır.

Doğduğundan beri anne ile yoğun temas halinde olan bebekler annenin yüz ifadeleri ve ruh halinden etkileniyor.

Annenin  yüz ifadesi, dokunuşu, göz teması  çocukta  mutluluk hormonu salgılanmasına neden oluyor.

Çocuklar mümkün olduğunca tek başına televizyon karşısında bırakılmamalılar.Okul öncesi çocuklar televizyona daha fazla düşkün oluyor,bunun nedeni tlelevizyonun  sesi ve canlı görüntülerin geçmesidir.

Çocuklar her ne kadar televizyonu seyrederken mutlu olsada,anne babanın ekranda çıkan her şeyi,aile düzenine ve çocuğun yararına göre yorumlaması gerekir.

Çünkü çocuklar televizyon karşısında savunmasızlar; bazı şeyleri anlamakta algılamakta ve yerli yerine oturtmakta zorlanabilirler.

Televizyon karşısında büyüyen çocuk başkalarının doğrularıyla büyür.Bu da çocuğu kaybetmeye ve karekterini olumsuz etkilemeye yeterlidir. 

Televizyonda ürperten bir şey gördüğünde çocuğun yanında anne ya da babası varsa çocuk daha az korkar anne babanın olayı yorumlamasıyla durumu daha iyi anlar.

Çocuklarımıza onları ne kadar çok sevdiğimizi hissettirmeyi unutmayalım.

Çocuk Yetiştirme Sabır İşidir

aile sağlığı, çocuk eğitimi, çocuk piskolojisi, çocuk sağlığı, çocuk sevgi,

Eren henüz altı yaşında küçük bir çocuk ana okulunu bitirmiş ve okula başlayacağının heyecanı ile yaşıyor. Babası ona okula başlamadan önce karne hediyesi olarak aldığı iki tekerlekli yanlardan minik tekerlek apartlarıyla sağlamlaştırılmış bisiklete binmeyi öğretiyor.

Eren gayretli ama  sürekli bisikletten düşüyor.Dengesini sağlayamıyordu.Babası ise durmadan olumsuz önergelerle " Eren,oğlum bu kadar da kötü sürülmez ki,önüne baksana, sağırmısın beni dinlemiyormusun,aklın nerde,aptal,dengede durmaya çalış " desede küçük Eren gayretle bisikleti sürmeye çalışıyordu.Küçük çocuk bu ağır ithamlar altında elinden geleni yapmaya çalışıyordu.

Aslında 6 yaşındaki küçük Eren babasından ne kadar beceriksiz,aptal, asla bisiklet kullanamayacak biri olduğuru öğreniyordu,babası hareketleriyle sözleriyle ona bunu hissettiriyordu.

Oysaki  Eren 'in bisikleti kullanabilmesi için babasının onun bunu başarabileceğine inanmasına ihtiyacı vardı.

Babanın bisiklet öğretmekte kullandığı bu yöntem,başka vesilelerle kullanılmaya devam edildiği aktirde,Eren beceriksiz,aptal biri olduğu sürekli hatırlatılır ve başladığı işi bitiremeyeceği düşüncesi çocukta oluştuğunda belki küçük Eren ileri dönemlerinde toplum içinde pasif,özgüveni eksik,konuşmada zorluk çeken,kendini başarısız,eksik hisseden  bir kişilikle büyüyecektir.

Eren 'e babası "sen bu işin üstesinden gelirsin,benim aslan parçası oğlumsun,ha gayret  az kaldı oğlum,çok iyi gidiyorsun yarın daha da güzel olacak ben sana güveniyorum" şeklinde yüreklendirseydi. 

Eren ileriki dönemlerde yeni şeyleri yapmaktan kormayacak,başabileceğine inanacak,sonuca varıncaya dek denemekten vazgeçmeyecekti,

İşte yapılan araştırmalar ve örneğimiz gösteriyor ki  çocuklarınızdan olumlu beklentileriniz olmasını istiyorsanız,öncelikle onları iyi motive etmek gerekiyor. 

Çocuklarını iyi motive eden anne ve babaların çocukları daha fazla başarma ,ilerme ve sonuca varmada arzulu oluyor.

Anne ve babaların yüreklendirme ve olumlu beklendi ifadelerine  özellikle ergenlik dönemindeki çocukların çok ihtiyacı olduğunu unutmamak gerekir.

ÇOCUKLARDA GÜNEŞ ÇARPMASI

Sıcak yaz günlerinden en çok etkilenenlerin çocuklar ve yaşlılar olduğunu  unutmamak gerekir, Yetişkinler sıcaklığa bağlı rahatsızlıkları daha kolay anlayabildikleri için etkilenme halinde yardım isteyebilecek durumda olurlar. Güneş çarpmasının çocuklarda sıklıkla sıcak hava dalgalarına ve güneşe maruz kalınması sonrası görülmektedir.

Çocuklarda Güneş Çarpması

Oysa çocuklar sürekli oyun ve hareket  halinde oldukları için sıcaktan etkilendiklerini farketmeyebilir, bu nedenle ebebeynlerin iyi bir gözlemci olması gerekmektedir. 

Güneş Çarpması Nasıl Oluşur

Güneş çarpması öğle güneşin dik vurduğu zamanlarda oluşmaktadır.Bu saatlerde beden ısısını dengeleyen vücut sisteminin bozulmasıyla gelişen güneş çarpması, daha çok çocuklarda,yaşlılarda ve kronik hastalıkları olanlarda görülmektedir.

Unutmamak gerekir ki rüzgarsız günlerde güneş çarpması riski artmaktadır.Özellikle güneş çarpması yaz aylarında 45 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ortaya çıkmaktadır.

Çocuklarda Güneş Çarpması Nasıl Oluşur

Çocuklarda  sıcaklık nedeniyle ortaya çıkan halsizlik, fenalık hissi, vücuttaki sıcaklık artış, nabızda hız artışı ile kendisini gösteren  sıcak çarpmasının meydana geldiği hallerde sıcak ortamdan uzaklaşılması gerekmektedir.  

Daha serin ve hava sirkülasyonunun olduğu bir yere geçilerek, yaşanan sıvı kaybının temini edilir, vücut ıslatılmış bezler yardımıyla serinletilmeye çalışılır.  

Çocukta yaşanan sıvı kaybına karşın bo bol sıvı tüketmesini sağlamanın yararı çok büyük olur. 

Çocuklarda güneş çarpması belirtileri, baş ağrısı, bulantı, kusma, yüksek ateş, terleyememe, yürümede bozukluk, ruhsal durum bozuklukları ve bilinç kaybıdır. 

Çocuklarda güneş çarpmasına karşı dikkat edilmesi gerekenler,çocukların cildi güneşe karşı hassa olduğu için,mutlaka güneş koruyucu sürmek gerekir. Güneş kremi seçerken çocuğa alerji yapmayacak özellikte olmasına dikkat edilmelidir. 

Çocuk güneşe çıkarmadan on onbeş dakika önce koruyucu krem sürülmelidir. Güneş kreminin koruma süresi en fazla üç dört saattir. Eğer çocuk yarım saatten fazla dışarı zaman geçirecekse güneş kreminin sık sık yenilenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Çocukları güneş ve yüksek sıcaklığın zararlı etkilerinden korumak için,zorunlu olmadıkça güneşin yoğun olduğu saatlerde dışarıya çıkılmamalı,terletmeyen ince, açık renkli ve bol giysiler tercih edilmeli,mutlaka güneş gözlüğü, şapka ve şemsiye gibi güneş ışığından koruyucular kullanılmalı,güneşe çıkmadan onbeş yirmi dakika önce güneş koruyucu kremler sürülmeli,en az 2-3 lt sıvı tüketilmeli,sindirimi kolay hafif yiyecekler tercih edilmeli,gün içinde ılık duş alınmalıdır.

Ayrıca çocuklara gölge kuralı öğretilmeli ve kendi gölgesinin kendi boyundan kısa olduğu saatlerde dışarıya çıkmasının uygun olmadığı öğretilmelidir.Dış ortam aktiviteleri sabah erken saatlerde veya güneş batımından sonra yapılmalıdır.


Besinlerle Baş Ağrısını Giderme

Besinlerle Baş Ağrısını Giderme

Sağlıklı Besinlerle Baş Ağrısına Son

Baş ağrısı motivasyonu düşüren, enerjinizi tüketen bir sorundur,sebebi ister tansiyon, istert stres olsun baş ağrısı motivasyonu düşüren,enerjinizi tüketen bir sorundur.Sürekli olarak tüketeceğiniz bazı besinler baş ağrısı ile savaşmakta çok yardımcı olur.Elbetteki baş ağrınızın nedenini bir uzman tarafından teşhis ettirip,bir de bu besinleri deneyebilirsiniz.

SU

Baş ağrısının en sık görülen nedenlerinden biri olan susuzlu.Günde 1,5-2 litre su tüketmek orta düzeyde bedensel harekete sahip yetişkin biri için yeterlidir. Eğer spor yapıyorsanız özellikle egzersiz sonrası kaybettiğiniz sıvıyı mutlaka yerine koymanız gerekir.

TAHIL

Her gün tüketilmesi gereken besinler listesinde de yer alan tahıl magnezyum açısından zengin bir gıdadır.Özellikle adet dönemindeki baş ağrılarına oldukça iyi gelen tahılı tüketmek yararlı olacaktır.Diğer magnezyum zengini besinler ise; deniz ürünleri, fındık, çekirdek,avokado ve yeşil yapraklılar.

SOMON

En önemli balık çeşidi olan ve aroması bol, yağlı bir balık olarak bilinen somon diğer balıklara nazaran omega-3 zenginliği ile de anılmakta. İçerdiği yararlı yağlar sayesinde baş ağrısı ile savaşmaktaçok başarılı. Somonu öğlen yemeğinize eklemeniz hem yemeğinizer tatkatacak hem de baş ağrınıza iyi gelecek. Omega-3 açısından zengin bir diğer şeyin keten tohumu olduğunu hatırlayalım.

ZEYTİN YAĞI

Zeytin yağı antioksidan özelliğe sahiptir,zeytin yağı aynı zamanda E vitamini içermekte.Metabolizmada sirkülasyon sağlayan ve hormonlardaki dengeye katkı sağlayan zeytin yağ hemen hemen her öğünde tüketilmeli.E vitamini içeren diğer besinler ise; fıstıklar, fıstık ezmeleri ve kabuklu yemişler.

Besinlerle Baş Ağrısını Giderme

ZENCEFİL

Zencefil baş ağrısı besinlerinin en güçlülerindendir çünkü anti inflamatuar özelliğe sahiptir.Baş ağrısı çektiğinizde veya kronik baş ağrınız varsa bir bardak zencefilli bitki çayı içmek çok şey değiştirebilir. Zencefil sadece miğde bulantısına iyi gelmez.



Neden Kilo Alıyor Veremiyorum

diyet yapma, doğal kilo verme, doğal zayıflama, kilo nasıl alınmaz, kilo nasıl verilir, kilo verme, nasıl zayıf olunur,

Diyet yaparak fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. Ancak, bilinçsizce  yapılan diyet programlarıyla birlikte diyet süresinin bitiminden sonra size bu kilolarınız fazla olarak dönebilir.

Öncelikle diyet yapmanın aç kalmadan zayıflamak olduğu bilincine kendinizi inandırmalısınız. Ruhsal olarak zayıflamaya kendinizi hazır hissetmelisiniz.

 Bir çok zayıflama haplarıyla birlikte yağlarınızı eritebilir. Kısa zamanda hızlı kilo kaybı yaşayabilirsiniz. 

Peki ? Bu hapları ömrünüzün sonuna kadar kullanmak hem ekonomik yönden hem sağlık açısından sizce ne kadar doğru.

O halde doğal yollardan zayıflama yöntemlerini tercih etmelisiniz. Doğal yollardan zayıflama yöntemi şunlardır. 

Zayıflamanın ilk kuralı hareketli yaşam stilidir, ikinci kuralı ise yediklerinize dikkat ederek doğru beslenmelisiniz

Çabuk ve hızlı yemek:Çabuk ve hızlı yemek yemek kilo almanıza neden olur bu nedenle yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak,bunun nedeni beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor.

Böylece doyduğunuzu anlamanızla,yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.

Bilgisayar ve Teknolojik cihazların kullanımı:Doğal zayıflamaya en büyük etken hareketsiz yaşamdır.

Facebook,twitter gibi sosyal medya siteleri olmadan önce arkadaşlarla görüşmek için onların yanlarına gitmek gerekirdi bu gitme yaya veya araba ile olabilirdi bu iki yöntemde bizlerin hareket etmesini sağlıyordu oysa şimdi bunlar gibi sosyal paylaşım siteleri yüzünden insanlar artık evden çıkmaz olunca da hareket yerine oturmayı seçiyoruz.

Suni Tatlandırıcılar:Diyet yapanlar kilo almamak için sürekli şeker yerine suni tatlandırıcı kullanıyorlar.

Oysa ki yapılan araştırmalar suni tatlandırıcıların alınan doğal kalori konusunda vücudu kandırdığını ve bu nedenle de daha fazla şeker kullanma isteğini ortaya çıkardığını gösteriyor.

Bir yönden bu suni tatlandırıcılar bağımlılık yapıyor.

Organik Sebze ve Meyveler:Meyve ve sebzeler alındıktan sonra iyice yıkanmalı ve organik olarak yetiştirilmiş olanları seçmeli,hormonlu sebze ve meyvelerden uzak durmalı.

Düşük yağ oranlı yiyecekler:Düşük yağ oranlı yoğurt, süt ya da peynir tüketilmelidir.

Çağımızın vebası Stres:Beynimiz vücut enerjisinin azaldığını fark ederse açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılar.Bu kimyasal maddeler aynı zamanda duyguları da kontrol eder ve hemen yemek yemeye koşmamız için bizi dürtükler.

Düzenli uyuma alışkanlığı:Bilimsel araştırmalara göre geceleri beş saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla daha fazla kilo alırlar.

Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar.Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

Taze sıkılmış meyve suları: Yüksek Früktoz seviyesi olan meyve suları iştah açar.Bu nedenle taze meyve suyu içmek ya da meyve yemek çok daha yararlıdır.Aynı zamanda tokluk hissi verdiğiiçin kilo almaya engel olur.

Tiroid hormonu :Sürekli üşüyorsanız,sürekli yorgun hissediyorsanız ve kilo almaya başladıysanız tiroidi hormonlarında tembelleşme olabilir.

Bunun önemi metabolizmanızın daha yavaş çalışmasına neden olur.Tabiki bunun sonucu olarak metabolizma yavaşladığı için kilo almaya meyilli bir vücudumuz olur.

Bunun için bir uzmana başvurun ve balık, fındık gibi yararlı besinler almaya dikkat etmelisiniz. 

SUDAN BAHANELERLE SU İÇMEK

sağlık önerileri, su, su diyet, su içme, su içme kültürü, su sağlık, su özelliği,

Sıcak yaz aylarının geldiği bu günlerde vücudumuzun tuz ve su dengesinin sağlanması için güneşe çıkmadan önce bol bol su içmemiz sağlığımız açısından oldukça önem arz etmektedir.Kendinizi buna alıştırmanız hata zorlamamız gerekir.

Sunun faydaları ve vücudumuza yararları hakkında ilk yazımız Su İçme Kültürünü Geliştirme ile ilgili yazımıza da bakmanızı öneririz.

Bebek,çocuk ve yaşlılar bu konuda daha dikkatli olmak zorunda.Suyun yanında ayran,maden suyu,doğal meyve sularını bu sıcak yaz aylarında çok miktarda içmeniz gereken içeceklerden dir.

Sıvı vücudumuzun temel ihtiyaç maddelerinden en öncelikli olanıdır.İnsanoğlu açlığa 3-4 hafta dayanabilir ancak susuzluğa dayanma suresi 3-4 günü geçemez.

Terlemenin bir sağlık işareti olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız.Vücudumuz tuz ve su miktarını ayarlamak için daima ter salgılar ve bu salgılma  biz uyurken bile devam eder.

Terlemezsek ölürüz;Hiç saşırmayın evet,yanlış okumadınız,bizi rahatsız eden, kokusundan rahatsız olduğumuz terleme olmaz ise ölürüz,özellikle yaz aylarında terleme olmadığı taktirde bir kaç gün içinde ölebiliriz.

Terleme ile vücut kendi hararetini  ayalarmakta,vücudumuz için gereksiz olan bir takım toksinler de terleme yolu ile dışarı atılmaktadır.

Suyu oturarak için : İnsan midesinin ayakta ve oturur vaziyetteki pozisyonunun farklı olduğunu biliyormuydunuz! Ayakta duran bir insan eğer sıvı gıda içerse; içilen sıvı doğrudan on iki parmak bağırsağına geçer. 

Midenin küçük eğriliğine uyan kısmında "Waldeyerin mide caddesi" denen bir oluk bulunmaktadır. İçilen sıvı gıdalar bu yolu takip ederek devamlı küçük bir açıklığı olan mide çıkışına geçerek on iki parmak bağırsağına geçer.

İnsan sıvı gıdayı oturarak içtiğinde içilen sıvı önce midede toplanır, midede mevcut asitle karışarak mikropları ölür ve akabinde onikiparmak bağırsağına geçer. 

Bu nedenle oturarak su içme ,insanı kolera da dahil birçok hastalıklardan korumuş olur. Gelişigüzel yerlerde satın meşrubatı satın alıp ayakta içenler bağırsak enfeksiyonlarına bağlı rahatsızlıklara daha fazla maruz kalır. 

Oturarak ve 3 yudumla içinlen su tükürük bezleri için gerekli olan suyun emilimini arttırıp antibakteriyel ve antioksiden etkiye sahip tükürüğün salgılanmasını arttırak ağız ve diş sağlığına katkı sağlar.

Banyodan sonra  ayaklara soğuk su ; Bonya yaptıktan sonra ayaklara dökülen soğuk su, kan dolaşımını hızlandırdığı gibi sıcak sudan dolayı genleşmiş olan damarların içindeki kanın aktivasyonunun artırır böylece tansiyon düşüklüğünü önler ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Kendini yorgun mu hissediyorsun?
Başın mı ağrıyor?
Yoksa vücudun seni taşımıyor mu?
Yaşlanmaktan mı korkuyorsun?
Cildin mi kuruyor?
Kendini zinde mi hissetmek istiyorsun?
Strese elveda mı demek istiyorsun ?
Öyleyse ;Sağlıklı bir sen için , mutlaka SU İÇMELİSİN

Ramazan'da Sağlık Önerileri Dikkat!

hafif ramazan yemekleri, ramazan kumanyası, ramazan mutfağı, ramazan sağlık, ramazan yemek listesi, ramazanda beslenme, sağlık önerileri,

Yemek yemeye alışmış bedenimizden birden yeme içmeyi kesme sindirim sitemleri üzerinde çeşitli kasılmalara neden olur.

Aç kalmamak için sahurda yenilen aşırı derecedeki yiyecekler kilo almaya neden olabilir genelde ramazan ayında kilo verildiği kanısı hakimdir oysa yeme içmelerine dikkat etmeyen kilo almaya meyilli vücutlar kilo alabilirler.

İşte kilo almaya meyilli insanların Ramazan'da dikkat etmesi gerekenler;

* Pek çok doktorun genel tafsiyesi yaklaşık 15-17 saat aç kalmış mideye aniden yüklenmemek, aşırı yüklenme sindirim sorunlarına neden olabilir.

Peki ne yapmak gerekir orucu hafif yiyeceklerle açın bir çorba bir bardak su gibi,sonra 15-20 dakika bekleyip ana yemekleri yemek en iyi yöntemdir.

* Ramazan ayında vücudumuzdaki enbüyük kayıp sıvı olduğu için bu kayıp sıvıyı direk su ile yerine koyamayız bunun yerine meyve yemeliyiz.Oruç açıldıktan sonra ara öğün olarak en az 2 porsiyon meyveyi çiğ ya da komposto olarak tüketin.

* Meyve ve sebzelerden alınan şeker vücudun şeker ihtiyacımızı giderir.İşte ramazan ayında kişinin tatlı ihtiyacı artabilir. 

Bu gereksinim kalorisi azaltılmış tatlılarla giderilmeli.Ağır tatlılar yerine hoşaf, komposto veya sütlü tatlılar yenilebilir.

* Oruç açılırken yemekle birlikte çay ve kahve içmek yemeklerden alınan vitaminleri öldüreceğinden bu içecekleri yemekten bir süre sonra içmenizde yarar var.

Buna en çok dikkat etmesi gerekenler hamile ve demir eksiği olan bayanlardır,çünkü çay ve kahve birlikte tüketildiğinde yiyeceklerdeki demir vitaminini öldürür.İşte Türk toplumunun en büyük yanlışı sabah kahvaltısında çay ve kahve içmesidir.

* Ramazan'da orucu açtıktan sonra kilo vermek istiyorsanız günlük almanız gereken kaloriyi iftar ve sahura paylaştırın. Sebze ve meyve gibi düşük kalorili besinlere ağırlık verin. İftardan sonra mutlaka yürüyüş yapın.

* Mutlaka sahura kalkın bu şekilde hem aç kaldığınız süre azalır hem de metabolizmanız geç yavaşlar.

* Kolesterolü yüksek olupta oruç tutanlar kırmızı et ve tereyağı tüketimini azaltmalı, haftada en az 1-2 kez iftarda balık ve kuru baklagil yemeleri gerekir.

* Ramazan'da sigara tiryakilerinin çoğu,iftar yemeğine başlamadan hemen bir sigara içer.Aç karnına içilen sigaranın zararları çok daha fazla olduğu için,yemekten önce sigara içmeyin. 

DENİZDE BOĞULAN KİŞİYE İLK YARDIM

denizde boğulma, Frank Pia, ilk yardım boğulmalar, ilk yardim eğitimi, Pia Taşıyışı, sağlık önerileri, suda boğulmada ilk yardım,

Bunaltıcı yaz ayları ile beraber insan ruhunu kaplayan ve önlenemez serinleme arzusunu hepimiz biliriz, o bildik serinleme arzusu  ile birçoğumuz kendimizi bir su kenarında buluruz. Yaz ayları ile beraber suda boğulma  olaylarında da maalesef büyük bir artış olur. Bu konuda uzmanların uyarılarının hayati önem taşıdığını unutmamak gerekir. Boğulma düşündüğümüzden de çok daha kısa sürede ve sessiz gerçekleşen bir olay, öyle ki bazen yanı  başımızda yüzen çocuğumuzun boğulmakta olduğunu bile anlamaya biliriz,

"Pia Taşıyışı" Tekniği

Deniz güvenliği konusunda  uzman M.Vittone eski bir cankurtaranın başmından geçen olayı şu şekilde aktarıyor ; " Kaptan, elbiseleriyle tekneden atlayarak 15 metre kadar uzakta yüzmekte olan aileye doğru hızla yüzer, kaptanın paniğine anlam veremeyen , şaşkın şaşkın ne yaptığını soran babayı geçip ona sadece 3 metre mesafede boğulmakta olan 9 yaşındaki kızı suyun altından çıkartarak boğulmasına engel oluyor.Boğulmanın  sadece televizyondan gördüklerinden ibaret olduğunu sanan anne ve baba yanı başlarındaki kızlarının boğulmakta olduğunun farkında bile değildir. Çünkü en ufak bir ses,çırpınma,bağırma,yardım çağrısı yok. Neyse ki kaptan boğulan birini uzaktan bile fark edebileceği tecrübeye sahip "

Mario Vittone cankurtaranlık ile ilgili bütün tecrübesini  " Boğulmak dışarından boğulmak şeklinde görülmez" şeklinde özetliyor.

New York 'un meşhur plajlarında görev yapan ve "Pia Taşıyışı" tekniğine adına veren Frank Pia bu gerçeği ilk farkedenlerden biridir. F.Pia cankurtaranlık yaptığı  1970 'lerde bir öğrenciye para ödeyerek 16  mm'lik kamerasıyla plajda boğulmak üzere olanları ve onların kurtarılmasını filme kaydettirir, Pia görüntüleri analiz ettiğinde ; boğulanların neredeyse hiçbirinin bağırmadığını,yardım istemediği , çok sessiz ve hızlı bir şekilde genelde etrafındakilere hiçbir şey söylemeden sade yüzeyde kalabilmek için en fazla bir dakika mücadele ettikten sonra boğulduğunu, çocuklarda ise bunun 20 saniye devam ettiğini tespit etmiştir.

F.Pia " Boğulanların etrafındakilerin yanlarındakinin boğulduğunu fark etmemeleri istisna değil kaidedir uyarısında bulunuyor."

Boğulan kişilerin neredeyse tamamı neden hiç yardım bile isteyemeden boğuluyor?

Pia, Amerikan Sahil Kurtarma ve Arama Dairesi'nin yayın organı "One Secene" dergisinin 2006 Sonbahar sayısındaki makalesinde  İçgüdüsel Boğulma Tepkisi'ni şöyle anlatıyor ; "Birkaç nadir istisna dışında boğulan kişinin yardım isteyebilecek biyolojik imkana sahip olmadığını, solunum sisteminin önceliğinin nefes alıp vermektir. Nefes alıp verebilen konuşabilir,yardım isteyebilir. Boğulan kişinin ağzı su yüzeyinde yardım istemesine yetecek kadar kalmaz o kısa sürede de ancak nefes almaya çalışır.

Boğulan kişi elini yada kolunun sallayarak yardım isteyemez. İç güdüsel olarak kişi kollarını iki yana açarak su yüzeyinde kalmaya ve nefes almaya çalışır. Pisikilojik olarak boğulan kişi kollarını bilinçli olarak hareket ettiremez , etrafındakilere kol sallayamaz yada kurtarıcıya doğru ilerleme yapamaz,
denizde boğulma, Frank Pia, ilk yardım boğulmalar, ilk yardim eğitimi, Pia Taşıyışı, sağlık önerileri, suda boğulmada ilk yardım,

İçgüdüsel Boğulma Tespiki sürecinde boğulmakta olan kişi suyun içinde aşağı yukarı yönlü dik durur.Yardım görmekte olduğunu hissetmediği sürece de ayaklarını oynatamaz sadece kollarıyla suyun yüzeyinde kalmaya çaba sarf eder. Bu süre yetişkinlerde 60 saniye, çocuklarda 20 saniye civarındadır."

Boğulma ansızın ve siz daha ne olduğunu bile anlayamadan yanıbaşınızda gerçekleşebilecek bir olay,Bu sıcak yaz günlerinde hiçbirimizin içinden çıkmak  istemediği  deniz  keyfini yaşarken dikkatli  bir gözlemci olabiliriz, belki bizde bir boğulmaya engel olabiliriz.


Zararlı Güneş Işınlarına Karşı Yeşillik Yiyerek Korunma

güneiş altında beslenme, güneş, güneş sağlık, güneş vitaminler, güneş yeşil vitaminler, güneşten korunma, sağlık önerileri, ultraviyole ışınlardan korunma,

Güneşin zararlı etkilerinden korunmayı sağlayacak antioksidan vitamin ve minarellerin başında A,C ve E vitaminlerinin yanında selenyum ve çinko gelir.

Yaz ayı ile birlikte ultroviyole işınların daha yoğun bir şekilde maruz kalındığı bunun yaşlanmayı hızlandırdığı gibi kanserede yol açtığını düşünürsek cilt ve vücut sağlımız için almamız gereken vitaminlerin zorunluluğunu aşikardır.

Bu mevsimde A vitamini bakından zengin ıspanak,yeşil biber, ,E vitamini için kuru yemişler kayısı,ceviz,kuru üzüm gibi, fındık gibi, C vitamini bakımından maydanoz,meyve,çiğ sebzeler tüketilmelidir.

Güneş  ışınlarından faydanılması gerektiği gibi zararlarından kaçınılmalıdır.Bunun için  vitamin ve minerallerin gücünden en iyi şekilde faydalanmak gerektiğini unutmamalıyız

Süt ve yumarta sarısı yüksek miktarda A vitamini içerir,bunun yanında yeşilbiber,havuç,domates, turunçgiller de A vitamini yönünden zengindir hatta Ayran A vitaminin yanı sıra D vitamini,B12 vitamini ,B6 vitamini, kalsiyum ve fosfor yönünden zengindir. 

güneiş altında beslenme, güneş, güneş sağlık, güneş vitaminler, güneş yeşil vitaminler, güneşten korunma, sağlık önerileri, ultraviyole ışınlardan korunma,

Balık doğal bir çinko ve selenyum deposudur. Hatta kako ve çikolata, her gün 1-2 tablet çikolata size mutluluk verdiği gibi sağlığınıza artı değer katar.

Terleme ile vücuttan atılan minarelleri maden suyu ve soda içerek geri  kazanabilirsiniz.

Güneş Işınları Altında Nasıl Beslenme

güneiş altında beslenme, güneş d vitamini, sağlık önerileri, ultraviyole ışınlardan korunma,

Aşağıdaki makale Güneş Altında Beslenme yazı dizimizin son yazısıdır.

Güzelim yaz mevsiminin küresel ısınma ve hormonlu gıdalara bağlı olarak çeşitli riskleri meydana çıkmıştır bu risklerden korunmak için bilinçli nesillerin yetiştirilmesi ve kamu bilincinin oluşturulması gerekmektedir.

Yaz mevsimi boyunca vücudumuzun aşırı sıcaklara ve etkili güneş ışığına karşı yeterli dirence sahip olmasını sağlamak için,yeterli ve dengeli beslenmemiz gerekir.

Yeterli ve dengeli beslenme ancak beş ana besin grubu olan et,süt,tahıl,sebze,meyveyi yeterli miktarda ve çeşitlilik sağlayarak tüketmekle sağlanır.

Bu besinlerle beslenen vücudumuz güneşin zararlı etkilerinde de yüksek oranda korunmuş olur.

Sıvı tüketimi güneşten korunmada ve yaz mevsimine vücudumuzun maksimum uyumunu sağlamada çok önem arzeder.

Terlemeye bağlı aşırı su kaybı vücudun su dengesi bozar su kaybı insan sağlığı için büyük sorun oluştırabilir.

Vücudumuzdaki aşırı su kaybı halsizlik, yorgunluk, sinirlilik,konsantrasyon bozulması gibi belirtilerle kendini gösterir.

Sağlık ve vücud güzelliğini düşünen kişilerin günde1,5–2 litre su içmesi gerekir.Kumsalda veya bir havuz başında güneşlenirken sıvı kaybı ve buna bağlı su ihtiyacı artar.Tabi bu durumda su tüketimi günlük kullanımın üzerinde olmalıdır.

güneiş altında beslenme, güneş d vitamini, sağlık önerileri, ultraviyole ışınlardan korunma,

Sodalı maden suyu içmek de serinlemek ve mineral ihtiyacını desteklemek için sağlıklı içeceklerden dir.

Sodalı maden suyu günlük magnezyum ve kalsiyum ihtiyacının karşılanmasına da destek olabilmektedir.

Ama unutmamak gerekir ki asitlik özelliği yüksek olması nedeni ile gastrit, ülser gibi mide rahatsızlıkları olanlar içmemelidir ve tabi ki yüksek mineral içeriğinden dolayı yüksek tansiyon hastaları içmemelidir çünkü bu içeceklerin sodyum içeriği oldukça yüksektir.

Menopoz sonrası dönemde kemik erimesi ile mücadele eden bayanlar eğer tansiyon ve mide şikâyetleri yoksa günde bir şişe doğal sodalı maden suyu içebilirler.

Kalp krizi ve yüksek tansyonu olan ve 35 yaşın üstündekilerin yaz mevsiminde güneşin zararlı etkilerinden korunmak için kafeinli içecekleri azaltarak içmelidirler,alkollü içecekler tüketimini azaltmalıdırlar,kızartma ve kavurmayı mümkün olduğu kadar tüketmemelidirler ve tabiki çağımızın vebası olan sigarayı içmemelidirler.